TCMB'den Temerrüt Davranışlarına Dair Önemli Analiz
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) Merkezin Güncesi blogunda yayımlanan bir analiz, "Parasal Sıkılaşma Dönemlerinde Firmaların Temerrüde Düşme Davranışları Nasıl Farklılaşıyor?" başlığı altında, 2018 ve 2023 yıllarındaki sıkılaşma dönemlerinde firmaların temerrüt davranışlarını karşılaştırıyor.
2018'in Zorlukları ve 2023'ün Farklı Görünümü
Analizde, 2018 sıkılaşma döneminde artış gösteren tahsili gecikmiş alacakların (TGA) 2023 yılında nispeten düşük seyrettiği ifade ediliyor. Yusuf Kenan Bağır, Ünal Seven ve Ertan Tok tarafından hazırlanan analizde, 2023 yılının Haziran ayında başlayan sıkılaşma sürecinin firmaların temerrütlerinde değişim yarattığına dikkat çekiliyor.
Faiz Oranları ve Temerrütler Arasındaki İlişki
Analiz, 2018 yılı Haziran ayında TCMB'nin para politikası faizini %24 seviyesine çıkardığına ve ticari kredi faizlerinin de bu süreçte %35 seviyesine ulaştığına dikkat çekiyor. 2023 yılı itibarıyla ise, temerrüt oranlarının %1,5 seviyesinde kalmasının ardında yatan sebepler arasında makroekonomik faktörler ve firma spesifik özellikler yer alıyor.
Yaşlandırma Analizinin Önemi
Yazarlar, temerrüt oranlarındaki farklılıkları ortaya koymak adına firma bazlı yaşlandırma analizleri uyguluyor. Bu analizler, belirli bir dönemde sağlıklı olarak tanımlanan firmaların daha sonraki süreçteki temerrüt oranlarını değerlendiriyor. 2014 Haziran sonrasında sağlıklı firmalardan temerrüde düşenlerin oranı %5 olarak belirlenirken, 2018 döneminde bu oran daha yüksekti.
Bulgular ve Gelecek Beklentileri
Analiz, yüksek borçluluğa sahip firmaların 2023'te başlayacak faiz artışlarına daha olumsuz tepki vermesinin muhtemel olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, reel sektör borçluluğu ve mevcut TGA oranlarının, önceki dönemlere nazaran düşük seviyelerde seyrettiği vurgulanıyor.
Sektörel bazda incelendiğinde, 2023 dönemindeki firmalar arasında temerrüt oranlarının oldukça düşük olduğu ve sektörler arası görünümün homojen olduğu ifade ediliyor. Sonuç olarak, firma temerrüt oranlarının ılımlı bir seyir izlediği ve bu göstergelerin finansal istikrar açısından kritik önem taşıdığı belirtiliyor.