DOLAR
34,84 -0,08%
EURO
36,66 0,16%
ALTIN
3.023,82 -0,27%
BITCOIN
3.449.745,51 -2,74%

Aile İçi Çatışmalar Ergenlerde Depresyon ve Kaygıyı Tetikliyor

Ülkemizde aile içi çatışmaların ergenlerde depresyon ve kaygı riskini artırdığı uyarısı yapılıyor. Uzmanlar erken tanı ve tedavinin önemine dikkat çekiyor.

Yayın Tarihi: 11.12.2024 14:05
Güncelleme Tarihi: 11.12.2024 14:05

Aile İçi Çatışmalar Ergenlerde Depresyon ve Kaygıyı Tetikliyor

Aile İçi Çatışmalar Ergenlerde Depresyon ve Kaygıyı Tetikliyor

Çocuk ve ergen psikiyatristi uzman Dr. Sebile Aslı Eke, aile içi çatışmaların ergenlik döneminde beklenenden fazla olmasının, gençlerin depresyon ve kaygı geliştirme olasılığını artırabileceğini belirtti.

Yazılı bir açıklama yapan Dr. Eke, depresyon yaşayan bireylerin yaşadığı durumların görmezden gelinmesinin, bu kişilerin hayatı üzerinde olumsuz etkiler doğuracağına dikkat çekti. Tedavi edilmeyen depresyonun, gençlerin yaşam kalitesini düşürme ve kronikleşme riski taşıdığını vurguladı.

Erken Tanı ve Tedavi Hayati Öneme Sahip

Dr. Eke, ergenlik dönemi olarak adlandırılan 11-12 yaş ile 19-20'li yaşlarda, bilişsel gelişimlerin gençlerin karmaşık düşünmeye başlamasına, gelecek kaygılarını sorgulamasına sebep olduğunu ifade etti. Bu süreçte, ergenlerin aileleriyle sık yaşadığı çatışmaların, doğru bir iletişim kurulmadığında daha fazla artabileceğini söyledi.

Eke, ergenler için depresyon tanısının klinik görüşme ile konulduğunu ve genç ile aileyle birlikte gereksinimlerin değerlendirildiğini belirtti.

Depresyonun Olumsuz Etkileri

Üzerinde durulması gereken önemli bir nokta ise, tedavi edilmeyen depresyonun, gençlerin duygusal, sosyal ve akademik gelişimlerini olumsuz şekilde etkilediğidir. Bu durum, akademik başarı düşüşleri, okula devamsızlık ve sosyal izolasyon gibi sonuçlara yol açabilir.

Ayrıca, alkol ve madde kullanımı, kendine zarar verme ve intihar riski gibi ciddi sorunlarla da karşı karşıya kalınabilmektedir. Kronikleşen depresyon, ileride tekrar etme olasılığını artırarak bireylerin yaşam kalitesini düşürmektedir.

Olumsuz Ortam, Olumsuz Sonuçlar

Dr. Eke, aile içinde yaşanan olumsuzlukların yanı sıra, ebeveynlerde depresyon öyküsü bulunan çocukların daha fazla depresyon riski taşıdığını sözlerine ekledi. Travmatik deneyimler yaşayan gençlerde de depresyon gelişme olasılığı artmaktadır.

Ailelerin Rolü ve Önemi

Dr. Eke, ailelerin çocuklarındaki depresyon belirtilerini gözlemleyip, bu konuda bilgili olmaları gerektiğini vurguladı. Çocukları yargılamadan dinlemenin ve duygusal destek sağlamanın önemine değindi. Özellikle, bir aile üyesinde depresyon belirtisi görüldüğünde, çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanına başvurmaktan çekinmemek gerektiğini belirtti.

Erken Müdahale Yöntemleri

Hafif düzeydeki depresyonlar için psikoeğitim ve destekleyici müdahaleler yeterli olabilecekken, orta düzeyde bilişsel davranışçı terapi ve diğer terapötik yaklaşımlar önerilmektedir. Ağır düzeyde depresyon durumlarında ise ilaç tedavisi gerekebilir.

Son olarak, ergen depresyonunun belirtileri arasında mutsuzluk, keyifsizlik, içe kapanma, uyku problemleri, sosyal kaygı ve intihar düşünceleri gibi ciddi durumlar bulunmaktadır. Bu nedenle, erken tanı ve uygun tedavi sürecinin yaşamsal önemi bir kez daha vurgulanmaktadır.