AYM, Örgüt Adına Suç İşleyene Cezaları İptal Etti

Anayasa Mahkemesi, örgüt adına suç işleyenler için öngörülen ceza düzenlemelerini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.

Yayın Tarihi: 09.01.2025 11:28
Güncelleme Tarihi: 09.01.2025 11:28

AYM, Örgüt Adına Suç İşleyene Cezaları İptal Etti

AYM'den Çarpıcı Karar: Örgüt Adına İşlenen Suçlar İçin Cezalandırma Düzenlemeleri İptal Edildi

Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Ceza Kanunu'nda yer alan ve üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenlerin cezalandırılmasını öngören düzenlemeleri Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti. Bu karar, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Başvuruların Arka Plânı

Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220 ve 314. maddelerine yapılan itirazları Yüksek Mahkemeye taşıdı.

İptal Edilen Maddeler ve Gerekçeleri

AYM, 220. maddede yer alan "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca 2 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." ifadesinin yanı sıra 314. maddede geçen "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir." ifadelerini iptal etti.

İptal Kararının Uygulama Süreci

İptal kararlarının, 6 ay sonra yürürlüğe gireceği belirtildi.

AYM'nin Gerekçesi

AYM'nin kararında, belirtilen düzenlemelerin, örgüt adına suç işleyenlerin, örgüt üyelerine göre daha ağır cezalarla karşılaşmasına neden olabileceği vurgulandı. Yasal düzenlemede geçerli olan "örgüt adına" kavramının belirsiz olduğu ve bu durumun ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı gibi temel haklar üzerinde caydırıcı etki yarattığı ifade edildi.

AYM, yasal düzenlemede kişilerin örgüte üye olmak gibi son derece ağır bir suç ile cezalandırılmalarının, herhangi bir somut delil olmadan mümkün olabileceğine dikkat çekti ve bu durumun, kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına zemin hazırlayabileceği konusunda uyarıda bulundu. Bu bağlamda, söz konusu düzenlemenin Anayasa'nın 38. maddesi uyarınca kanunilik şartını taşımadığı sonucuna vardı.