Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen "TRT World Forum 2023" etkinliğinde, "Birlikte Gelişmek: Sorumluluklar, Eylemler ve Çözümler" temasıyla gerçekleşen programın açılış konuşmasını yaptı. Dünya genelinden akademisyenler, gazeteciler, politikacılar ve sivil toplum kuruluşlarının 7. kez bir araya geldiği etkinlikte Erdoğan, önemli açıklamalarda bulunarak birlikte gelişme, sorumluluklar ve çözümler konularına vurgu yaptı. Program, uluslararası ilişkiler, küresel sorunlar ve işbirliği olanakları gibi birçok konuda katılımcıların fikir alışverişinde bulunmasına olanak tanıyan önemli bir platform olarak dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şu şekilde:
"Bu yıl 7'ncisi düzenlenen foruma sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Kıtaların ve insanların buluşma noktası olan İstanbul'umuzda sizleri ağırlamanın bahtiyarlığı içindeyiz. Aralık ayında düzenlenen forum, geride bırakılan senenin muhasebesini yapmak için de önemli bir imkan sunuyor.
Kıymetli fikirleriyle forumun içeriğini zenginleştiren tüm misafirlerimize teşekkür ediyorum."
Gazze'de devam eden katliam ve dünya genelindeki sancılı dönemle ilgili olarak,
"Küresel çapta Gazze'deki devam eden katliamın yanı sıra, Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın etkilerini yaşadığımız bir dönemdeyiz. Savaşın başlangıcında Türkiye'nin çabalarıyla ortaya konan barış planının önemi her geçen gün daha da anlaşılır hale gelmektedir. Uluslararası kuruluşların sorun çözme yeteneklerinin yetersiz olduğunu görmekteyiz; bu nedenle adil bir barışın sağlanması herkesin çıkarınadır." dedi.
Ayrıca sözlerine şu söylemlerle devam eden Erdoğan, "Temennimiz, taraf olmaksızın dile getirdiğimiz hakikatin tüm taraflarca anlaşılmasıdır. Türkiye, daha fazla kanın dökülmemesi ve barışın sağlanması için elinden geleni yapmaya hazırdır. Adil bir barışın zorunlu olduğu günlerdeyiz ve artık bu duruma son verme vakti gelmiştir.
Komşularımızın kaybet-kaybet denkleminden çıkması, komşuluk hukukunun bir gereğidir. Bölgemiz, uzun bir süredir hasret kaldığı barış ve istikrar ortamına tekrar kavuşacaktır." diyerek geleceğe yönelik temennisini dile getirdi.
Bu sözlere ek olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Güdümlü basın, demokrasiye açık bir tehdit oluşturur. 70 yılı aşkın demokrasi mücadelemizde bu gerçeği pek çok kez tecrübe ettik. 2002 öncesinde, vesayetçi güdümlü medya Türkiye'nin acı bir gerçeğiydi. Ancak cesur basın kuruluşları ve medya mensupları, milli iradeye sahip çıkmış ve demokrasi tarihimize önemli katkılarda bulunmuştur. Bu gazeteciler, demokrasi mücadelemizin kahramanları olarak adlarını altın harflerle yazdırmışlardır." ifadeleri ile tepkisini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasında Gazze'de yaşananlara sessiz kalan Batı medyasına yönelik şu ifadeleri kullandı:
"Türk demokrasisi ne zaman riske girse tetikçiliğe soyunan postallı medya mensuplarını da asla unutmayacağız. Esasen kalemini, köşesini güç odaklarına verenlerin saldırılarına İBB başkanlığımdan itibaren maruz kaldık. Muhtar bile olamaz manşetinden 411 el kaosa kalktı provokasyonuna kadar nice medya operasyonunun hedefi haline getirildik, bunların hiçbirine boyun eğmedik. Gerektiğinde ağır bedeller ödemeyi göze alarak hakiki demokrasiyi tesis ettik. Objektif kriterlere göre değerlendirme yapıldığında herkesin kabul ettiği gerçek ekonomi, demokrasi, basınıyla gerçekleştirdiği sessiz devrimleriyle 21 yıl öncesine nazaran çok daha ileri noktadadır. Muhalif ya da muhafık medya mensuplarının fikirlerini serbestçe ifade etmelerinde hiçbir mani bulunmuyor. Dünyadaki her ülkede olduğu gibi bizim de çözmemiz gereken meseleler olduğunun farkındayız."
Savaşta öldürülen basın mensuplarına yönelik de açıklamasında parantez açan Erdoğan'ın ifadaleri şu şekilde oldu:
"Gazze'de 70'i aşkın medya mensubu öldü, nerede dünya? Niye sesleri çıkmıyor? Niçin öldürülen basın mensuplarına yönelik manşetlerini atmıyorlar? İngiltere, ABD'nin, Fransa'nın, Almanya'nın meşhur gazeteleri nerede? Hiçbirinin sesi çıkmıyor. Önümüzdeki dönemde atacağımız adımlarla bu zorlukların üstesinden geleceğiz.
Gazze'deki katliamlar bize adaleti ve vicdanlı basının da önemini anlatmıştır. İsrail, Gazze'de kadın ve çocukları değil, çok zor şartlarda görevini yapmaya çalışan basın mensuplarını öldürmüş ve öldürmeye devam ediyor. Uluslararası basın kuruluşlarının bu tabloyu kabullenmesi her gün bir gazeteci katlediliyor ancak bize yıllardır basın özgürlüğünden dem vuran kurumların hiçbirinin gıkı bile çıkmıyor. İnsan onurunu yerle yeksan eden bu vicdansızlığı biz reddediyoruz."
'Bugün yazmak, bugün gerçekleri anlatmaktır aslolan'
Tepki verilmesi gereken anın şu an olduğuna vurgu yapan Erdoğan,
"Bugün Gazze'deki gazeteci ölümlerine ses çıkarmayanların yarın başka konuda söz söyleme hakları olamaz. Bugün yazmak, bugün gerçekleri anlatmaktır aslolan. Türk basın yayın organları bunun gayretindedir. Her türlü riski alarak Gazze'den dünyaya hayati iletişim koridoru açan TRT, Anadolu Ajansı ve diğer basın kuruluşlarını canı gönülden tebrik ediyorum. Dezenformasyonla mücadeleyi takdirle karşılıyorum. Anadolu Ajansı'ndan şehidimiz var. Şurada yaralı gazi kameramanımız var. Nerede Gazze'de. 130 üzerinde İsrail yalanının ifşa edilmesi çabanın ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Hakikatlerin ortaya çıkmasına engel olamamıştır. Bir kameramız gider bin kameramız gelir. Bütün mesele Gazze'nin yalanlarını iftiralarını aydınlığa çıkarmak, tüm insanlığa bunları duyurmaktır. İsrail medyadaki propaganda savaşını kaybetmektedir." ifadelerini kullandı.
Açıklamasında sessiz kalınamayacak bir noktada olunduğuna dikkat çekerken, bu yaşananlara sessiz kalanların suçluluk duygusu içerisinde olduğunu söyledi. Sözlerine şu ifadelerle devam etti:
"Burada sizlerle bir tespitimizi paylaşmak istiyorum. Vicdanları kanatan sessizliğin gerisinde suçluluk duygusu var. İsrail'in başı Netanyahu olmak üzere ona destek verenler de dahil, bunlar suçludur, teröristtir, bunlar Lahey adalet divanında kesinlikle yargılanacaklardır. Kimi batılı ülkeler İsrail'in işlediği suçları çok iyi bilmesine rağmen mahcubiyetle hareket ediyor. Gazze'nin genel olarak Filistin halkanın geleceği borçluluk psikolojisine giren İsrail'in vereceği tazminat değildir. Burada pervasızca işlenen insanlık suçlarına ortak edilmeye çalışılan medya kuruluşlarına sesleniyorum. Akıl, izan, mantıkla hiçbir bağı olmayan bu aklama çabasından kandan beslenen iddiadan kurtulun."
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hıristiyan, Müslüman, Yahudi fark etmez, kimsenin kendini dışında tutamayacağı sorumluluk altındayız. Medya mensupları başta olmak üzere tüm vicdanlı insanlar dik durmak, hakkı hakikati cesur yüreklilikle konuşmak zorundadır. Bir kere pandoranın kutusu açıldı. Zulmün çirkin ve vahşi yüzü her an her yerde karşımıza çıkabilir. Hiç kimsenin insanlığı böyle bir çıkmaza sürüklemeye hakkı yoktur. Batı üzerine titrediği güvenlik ve refah düzeyini kökten sarsacak sınamadan geçtiğinin hala farkında değil. Türkiye olarak biz yaklaşan tehlikeyi görüyoruz. Birileri rahatsız olsa da hakkı ve hakikati haykırmaktan vazgeçmeyeceğiz. Gazze için yürüttüğümüz yoğun diplomasi trafiği ve insani yardımları sürdüreceğiz. Filistin ve Gazze'nin insani sesi olan iletişim koridorunu devam ettireceğiz." ifadeleri ile Gazze'de yaşanan zulme karşı tepkilere devam edileceğinin altını çizdi.
Ayrıca 'dünya 5'ten büyüktür' ifadelerini kullanan Erdoğan'dan, Türkiye'de 17 radyo kanalı, 19 TV, 41 yabancı dil ve lehçede yayın yapıldığını ve geleneksel yayıncılıkta önemli bir tecrübeye sahibiz vurgusu geldi.