Sabra ve Şatilla Katliamı: Unutulmaz Bir Acı
Mehmet Nuri Uçar'ın kaleme aldığı bu yazıda, Filistinlilerin zihninde kanayan yara haline gelmiş olan Sabra ve Şatilla katliamı ele alınıyor. 42 yıl önce Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta, İsrail ordusunun koruması altında aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milislerin saldırısına uğrayan Filistinli mülteciler, o günden beri unutmayanların hatıralarında buruk bir iz bıraktı.
O Günden Bugüne: Unutulmuş Adalet
16 Eylül 1982 tarihinde başlayan saldırıda, kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere 3 binden fazla masum insan hayatını kaybetti. Saldırı, Ketaib Partisi’nin lideri Beşir Cemayel'in suikastıyla tetiklendi. Bu trajik olayın ardından, Filistinlilerin her daim acı içinde yaşamalarına sebep olan bu katliamın failleri hala adalete teslim edilmemiştir.
İşgal ve Katliam: Yaşananlar
Filistinli mültecilerin yaşadığı Sabra ve Şatilla kamplarına yönelik saldırı, 3 gün boyunca devam etti. Kampta kaçış yolları kapatılarak, insanlara acımasızca saldırıldı. O gün sokaklar, çocuk, kadın ve yaşlıların cansız bedenleriyle doluydu. İsrail ordusunun aydınlatma fişekleri kullanarak saldırıyı kolaylaştırması, durumun vahametini artırdı.
Uluslararası Tepkiler ve Yargı Süreci
Birleşmiş Milletler, katliamın ardından olayı kınayarak bunu bir 'soykırım' olarak nitelendirdi. Ancak, katliamdan sorumlu olanlar hakkında henüz bir hesap verme süreci başlamadı. Şaron’un katliamda rolü olduğu tespit edilmesine rağmen, zamanla unutturulmaya çalışıldı.
Günümüzdeki Aksiyom: Gazze'deki Felaket
2023 yılı itibarıyla, Gazze'de yaşanan insani kriz, Sabra ve Şatilla katliamının yaralarını açarcasına devam ederken, 7 Ekim'den itibaren gerçekleşen saldırılar sonucunda 41 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Bu rakamlar arasında en az 16 bin 795 çocuk ve 11 bin 378 kadın yer alıyor.
Sabra ve Şatilla katliamının yarattığı derin travma, devam eden çatışmalarla yeniden gündeme geliyor. Filistinlilerin yaşadığı acılar, geçmişle günümüz arasında kurulan bağlantıyı temsil ediyor.