Gamze Öğretmen'in Doğa Sevgisi ve Eğitim Yöntemleri
Okul öncesi öğretmeni Emel Gamze Ergiçay, matematikten müziğe, tarımdan tasarıma kadar geniş bir eğitim yelpazesini dört duvar yerine okul bahçesinde uygulayarak öğrencilerine doğa sevgisi aşılamayı hedefliyor.
Burdur'un Bucak ilçesinde esnaf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Ergiçay, anneannesi ve dedesiyle birlikte tarım ve hayvancılıkla uğraşan bir köyde büyüdü. Lisede öğretmen olmaya karar verdikten sonra Ege Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümünü kazanan Ergiçay, mezun olduktan sonra Türkiye'nin Işığı Anaokulu'nda eğitim veriyor. Ergiçay, çocukluğunun doğayla iç içe geçmesi nedeniyle, öğrencilerinin doğayı gözlemleyerek büyümelerinin öneminin farkında.
Doğayla Bütünleşen Eğitim Yöntemi
Ergiçay, çocukluğunda dedesinin kendisine hediye ettiği elma ağacının ona doğayla bağı güçlendirdiğini belirtiyor. Duygusal bağ kurduğu bu hatıra, ona doğayı sevdirmek için yaptığı çalışmaların temelini oluşturuyor.
Öğrencileriyle her gün 40 dakika bahçede etkinlikler gerçekleştirdiklerini söyleyen Ergiçay, öğrencilerin doğada deneyimleyerek öğrendiklerinin kalıcılığını artırdığını anlatıyor. Örneğin, bir gün canlılar konusunu işlerken bir öğrencisinin domatesin ağaçta yetiştiğini düşünmesi üzerine, tohumdan domates filizlendirdiklerini ve bu sürecin tüm aşamalarında çocukların aktif rol almasını sağladıklarını vurguladı.
Doğanın Öğretici Rolü
Ergiçay, öğretmen olarak doğanın bir öğretmen olduğunu ifade ediyor. "Her gün mutlaka bahçede etkinlikler yapıyoruz ve doğadaki keşif sürecine eşlik ediyorum. Bu, çocukların sosyal, duyusal ve bilimsel gelişimlerini destekliyor" diyor.
Okul bahçesinde matematik, sanat, kitap ve oyun merkezleri oluşturan Ergiçay, buradaki tüm materyallerin doğal malzemelerden yapıldığını belirtiyor. Ayrıca, her günün son ders saatini kitap okuma etkinliklerine ayırdıklarını, bu etkinlikleri doğayla bütünleştirerek pekiştirdiklerini ekliyor.
Çocukların Hayal Gücü ve Doğa
Ergiçay, doğanın sınırı olmadığı gibi çocukların hayal gücünün de sınırsız olduğunu ifade ediyor. "Çocuğa verdiğimiz plastik bir arabadan daha değerli olan, doğada bulduğu bir kozalak. Bu, çocuğun yaratıcılığına zemin hazırlıyor" diyor. Ayrıca, çevre ve doğa bilincinin sadece fen ve biyoloji öğretmenlerinin değil, tüm öğretmenlerin sorumluluğu olduğunu vurguluyor.
"Öğrencilere doğa farkındalığını kazandırmak için öğretmenlerin branşı önemli değil. Eğitim programlarımız doğayla esnek bir şekilde entegre edilebiliyor. Örneğin, matematik öğretmeni doğada kesirleri anlatmak için malzemeler kullanabilir. Eğitim, doğanın içinde, doğayla birlikte olmalı" diye sözlerini bitiriyor.
Bu İçeriğimiz kaynak olarak Anadolu Ajansını kullanmıştır ve haberport.com editör ekibimiz tarafından derlenmiştir.