Han el-Ahmer'deki Endişeli Bekleyiş
Doğu Kudüs kırsalında yer alan Han el-Ahmer, İsrail’in yıkım tehdidi altında sakinleriyle birlikte huzursuz bir bekleyiş içerisinde. Köyün 200 sakini, 1948'de yaşanan felaketlerin bir daha tekrarlanmaması için çaba gösteriyor.
Yeni Yıkım Yasası
İsrail hükümetinin 28 Haziran’da Han el-Ahmer’ı da kapsayan E1 projesi hakkında onayladığı yasalar, bölgede yeni bir “Nekbe” yaşanabilme ihtimalini artırıyor. Bu yasalar, Filistinlilerin topraklarının işgalini kolaylaştırıyor.
Tacizler ve Kısıtlamalar
Han el-Ahmer topluluğu lideri Iyd Hamis, bölgede ve köydeki yaşanan zorlukları dile getirirken, halkın sürekli endişe içinde yaşadığını belirtti. Hamis, "Savaşın ardından durumu daha da kötüleşti. Artık yaşamımız bir hapishane hayatına dönüştü," dedi.
İnsani Kriz ve Su Sorunu
Bedevi halkının, yaşamsal ihtiyaçları için suya erişim konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığını ifade eden Hamis, "İsrailli yetkililer su kaynaklarını kontrol ediyor. Bedevi toplulukları her geçen gün daha fazla kısıtlama altına alınıyor," şeklinde konuştu.
Toplumsal Mücadele
Filistinli aktivist Ataullah el-Cehalin, halkın yeni bir felakete karşı direnmeye kararlı olduğunu belirtti. "Gidecek bir yerimiz yok ve yeni bir Nekbe yaşamayı reddediyoruz," dedi.
Uluslararası Tepkiler
Uluslararası kamuoyunun bu duruma yeterince dikkat etmediğini dile getiren Cehalin, Batı Şeria’daki olayların göz ardı edildiğini ifade etti. Mueyyed Şaban ise, "Han el-Ahmer yıkılmayacak. Ölüm dahi bizi bu topraklardan ayıramaz," diyerek kararlılıklarını vurguladı.
Filistin'in Tarihsel Konumu
Han el-Ahmer, 1953'te zorla göç ettirilen yaklaşık 200 Filistinli sokak sakinine ev sahipliği yapıyor. Öte yandan, köyde daha önce yıkım kararı çıkarılan okulu da içeriyor.
İsrail’in bu yıkım girişimleri, Batı Şeria’daki bedevi halklarının yerinden edilmesine yönelik bir strateji olarak yorumlanıyor. Dünya kamuoyunun bu konudaki sessizliği, bir kez daha uluslararası hak ihlalleri üzerinde tartışmaları tekrar gündeme getiriyor.