İsviçre'deki burka yasağı, Luzern Üniversitesi Dini Araştırmalar Merkezi Genel Müdürü Dr. Andreas Tunger-Zanetti tarafından "marjinal ve popülist hamle" olarak nitelendiriliyor. 1 Ocak 2023'te yürürlüğe giren yasa, kamuya açık alanlarda yüzün örtülmesini anayasal olarak yasaklıyor.
Tunger-Zanetti, bu yasağın "İslam'a ve 'yabancı' olarak algılanan unsurlara karşı duyguları kışkırtmayı amaçlayan popülist bir hamle" olduğunu belirtti. Yasağın, toplumda kendisinden emin olamama hissinin ve yabancı etkilerin zarar vereceği algısının bir yansıması olduğunu vurguladı.
Dr. Tunger-Zanetti, burka yasağı kampanyasının arkasındaki motivasyonları değerlendirirken, "Başından beri böyle bir yasak girişimi oldukça marjinaldi, daha çok duygular ve popülizmle bağlantılıydı" dedi. Yasanın, yalnızca dini nedenlerle değil, çok sayıda istisna ile birlikte, yüzün kapatılmasını yasakladığını ifade etti.
Yasağın %51,2 gibi küçük bir çoğunlukla kabul edildiği ve bununla birlikte, toplumda bu tür popülist girişimlerin karşılık bulmasının nadir olduğunu aktaran Tunger-Zanetti, insanlar arasında burka takan kadın sayısının neredeyse yok denecek kadar az olduğunu hatırlattı.
Uluslararası Af Örgütü İsviçre birimi ise, burka yasağını "gereksiz ve sembolik sağcı siyaset hamlesi" olarak değerlendirdi. Bu girişimlerin, Müslüman karşıtlığını körüklediği ve Müslüman azınlığı damgaladığı vurgulandı. Açıklamada, bu durumun hâlâ azınlıklara yönelik ayrımcı söylemleri artırma potansiyeline sahip olduğu belirtildi.
Tunger-Zanetti, yasağın yaygın bir etki yaratmayacağını ve belki de yıllar sonra, "Anayasamızda daha önemli maddeler varken neden böyle garip bir yasa koyduk?" sorusunu gündeme getireceğini öngördü. Ayrıca, kamuoyunda yüzünü kapatan sadece birkaç turistin varlığının yasa için geçerli bir neden gözükmediğini belirtti.
Sonuç olarak, İsviçre'deki burka yasağı, oldukça marjinal bir mesele olarak hatırlanacak gibi görünüyor ve bunun, azınlıklara karşı gereksiz bir hareket olarak anılmasına kesin gözüyle bakılıyor.
