DOLAR
34,63 -0,17%
EURO
36,49 -0,46%
ALTIN
2.929,27 -0,36%
BITCOIN
3.182.073,49 2,94%

Karadeniz ve Marmara'nın Karbon Tutma Kapasitesi İlk Kez Ölçüldü

Marmara ve Karadeniz'in asitlenme seviyeleri ve karbon tutma kapasiteleri, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü tarafından ilk kez ölçüldü.

Yayın Tarihi: 14.08.2024 11:07
Güncelleme Tarihi: 14.08.2024 11:07

Karadeniz ve Marmara'nın Karbon Tutma Kapasitesi İlk Kez Ölçüldü

Karadeniz ile Marmara Denizi’nin Karbon Tutma Kapasiteleri İlk Kez Mesele Edildi

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü, denizlerin karbon tutma kapasitelerini ve asitlenme seviyelerini araştırmak amacıyla kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Enstitü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Yücel’in liderliğindeki bu çalışma, 2022 yılı itibarıyla başlamış olup, son ölçümler Marmara Denizi ile Karadeniz’i kapsıyor.

Başarılı Ölçümler ve İlk Bulgular

Yücel, Karadeniz’in asitlenme seviyelerinin, Marmara Denizi’ne göre daha iyi konumda olduğunu vurguladı. Yüzey pH değerleri yapılan ölçümlerde, Marmara Denizi’nde 8,1’in altında kalırken, Karadeniz’de bu değer 8,25'ye kadar ulaşabiliyor.

Hassas Ölçüm Sistemleri

Yücel, yapılan çalışmalarda çok hassas asidite sensörlerinin kullanıldığını ve bu sistemlerin yerli imkanlarla DEKOSİM bünyesinde geliştirildiğini belirtti. Bu sayede, denizlerin atmosferle olan karbondioksit gazı alışverişi detaylı bir şekilde inceleniyor.

Asitlenme Sorunları ve Deniz Ekosistemleri

Denizlerin asitlenmesi, bir yandan iklim değişikliğini yavaşlatırken diğer yandan denizlerdeki ekosistem dengelerini tehdit ediyor. Prof. Dr. Yücel, Marmara Denizi’nin asidik şartlarının, deniz canlıları üzerinde önemli olumsuz etkiler yaratabileceğine dikkat çekti.

Gelecek Çalışmalar ve Öneriler

Bu ölçümlerin belirli aralıklarla sürdürüleceğini ifade eden Yücel, düzenli ve kapsamlı bir ulusal oşinografik program oluşturulmasının önemine vurgu yaptı. Ayrıca, yapılan araştırmaların planktonlar gibi küresel deniz yaşamı açısından kritik olan unsurlar üzerindeki etkilerini de incelemek üzere ek çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti.

Sonuç olarak, Türkiye’nin deniz ekosistemleri üzerindeki araştırmalar ve yapılan ölçümler, iklim ve çevre sorunlarına karşı bilinçlenme ve çözüm geliştirebilmek adına büyük bir adım teşkil etmektedir.