Lübnanlı Çoban 18 Yıldır Suriye'de Esaret Altında
Lübnan'ın güneyinde hayvancılıkla uğraşan Cemal Hasan en-Neba, koyunlarına bakmak için geçtiği Suriye'de, Baas rejimi tarafından 18 yıl boyunca hapsedildi. En-Neba, alıkonulmadan önce Suriye topraklarında işkence ve zor şartlarla karşılaştı.
Esaret Günlerini Anlattı
63 yaşındaki Neba, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, hayvanlarını kontrol etmek üzere yakınlarının yanında bulunduğu Suriye'nin Beyt Cin beldesine gittiğinde nasıl alıkonulduğunu anlattı. Neba, "Bir gün 6 yaşındaki oğlum Muhammed ile Beyt Cin'e gittik. Geçerken Suriye istihbaratından üst düzey birinin beni çağırdığı söylendi" dedi.
İşkence ve Korkunç Koşullar
Neba, alıkonulmadan sonra Adra, Sednaya ve Fera Filistin hapishanelerinde yaşadığı korkunç zorlukları paylaştı. Sorguya alındığını ve düşmanla işbirliği yaptığı iddialarını kabul etmesi için işkence gördüğünü dile getirdi. "Cezaevinin durumu çok kötüydü. 10 kişilik yemek 100 kişiye veriliyordu" ifadelerini kullandı.
Sednaya'daki Korkunç Deneyimler
Neba, Sednaya Hapishanesinde yaşadığı deneyimleri, "Oraya götürüldüğümde işkenceler azalmaz, aksine arttı. Sednaya'da gördüğümüz işkenceler sonrası, 'Biz buradan sağ çıkamayız' diye düşündüğümüz anlar oldu" şeklinde anlattı. İşkencelerin insana anlatılamayacak kadar korkunç olduğunu vurguladı.
Kurtuluşu ve Ailesine Dönüşü
Sonunda, hükümetin devrildiği haberini alarak özgürlüğüne kavuşan Neba, "Bize özgürsünüz çıkın dediler. Ama tereddüt ettik ve endişeliydik" şeklinde duygu dolu anlarını paylaştı.
Aile Bağları Zayıfladı
Özgürlüğüne kavuştuktan sonra çocuklarını ve yeğenlerini tanıyamadığını belirten Neba, "Çocuklarım ve yeğenlerim beni çok değişmiş buldular. Oğlum Muhammed, beni görmek için gelmek istedi ama sınır kapısından içeri almadılar" dedi.
Bir Ülkenin Kayıpları
Neba, "Dünyada ne kadar okul varsa Suriye'de o kadar hapishane vardır" diyerek, birçok gencin yaşamının kışa döndüğünü ve kaybettiği yılları kimsenin telafi edemeyeceğini söyledi.
Uluslararası insan hakları kuruluşlarının raporları, Sednaya'nın işkence merkezi olarak kullanıldığını ve çok sayıda insanın burada yargısız infazlara maruz kaldığını ortaya koyuyor.