DOLAR
34,26 -0,01%
EURO
37,07 -0,22%
ALTIN
2.999,92 -0,28%
BITCOIN
2.307.269,39 -0,99%

Miras paylaşımında şoka uğratan karar! O kişiler mirastan men edilecek: Tek kuruş hakları bile olmayacak

Milyonlarca insanı ilgilendiren Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin kararıyla aile ilişkilerini kesen, anne ve babasına hiçbir şekilde saygı göstermeyen çocuğun mirastan men edileceği vurgulandı. Bu önemli karar ise, miras hukukunda adaletin sağlanması adına önemli adım şeklinde değerlendirilebilir.

Yayın Tarihi: 10.01.2024 16:20
Güncelleme Tarihi: 10.01.2024 16:20

Miras paylaşımında şoka uğratan karar! O kişiler mirastan men edilecek: Tek kuruş hakları bile olmayacak

Yargıtay 3'üncü Hukuk Dairesi, daha önce aldığı bir kararla miras uyuşmazlıklarına müdahale edip ailesiyle bağlarını koparan, anne ve babasına saygısızlık eden çocuğun vasiyetname uyarınca miras hakkından muaf tutulabileceğine hükmetti. Bu karar miras hukukunda önemli derecede değişikliği temsil etmektedir.

VASİYETNAME HAZIRLADILAR

Yurt dışında eğitim gördükten sonra Türkiye'ye dönen varlıklı bir ailenin tek kızı olarak birçok şirkette üst düzey yönetici olarak çalışmıştı. Genç kızın iş hayatının biraz sıkıntılı olduğu ve anne ve babasını da uzun süre göremediği ve onlarla ilgilenmediği bildirildi. Zengin ebeveynler, çocuklarının sadakatsiz olduğuna inanarak, çocuklarını mirastan mahrum etmek için vasiyette bulundular.

İDDİALARI REDDETTİ

Genç kız, mahkemeye giderek yurt dışında okuduğunu, annesiyle beraber şirket kurduğunu ve yönetici olduğunu ifade etti. Anne ve babasına her zaman saygı duyduğunu, sevdiğini ve önemsediğini, onları hiçbir zaman terk etmediğini ve mümkün olduğu kadar onlarla ilgilendiğini söyledi.

Babasının noterde düzenlediği vasiyetnamede yazılanların ise hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını, annesiyle birlikte bağlı olduğu şirketin tadilat gerekçesiyle kullanılamayacağını, kendisinin haberi olmadan evrakların ve şirketin kendisine ait olduğunu ileri sürdü. Kayıtlar annesi tarafından gizlice götürüldü ve şirketin faaliyetlerini engelleyecek önlemler alındı. Hayatta kalabilmek için arkadaşlarından yardım aldığını, babasını ara sıra gördüğünü ancak annesinin babasının ölümünü sır olarak sakladığını ve babasının vasiyetinin onu mirastan mahrum bırakmak olduğunu, aynı zamanda vasiyetnamenin iptalini de istediğini söyledi.

MEN EDİLMESİNİ İSTEDİ

Davalının annesi ise, davacının annesiyle babasına sağladığı yardımlara ilişkin iddialarının, 1998 yılına kadar bu ülkede yoğun olarak çalıştığı dönem dışında doğru olduğunu ve davacının dava konusu kişi olduğunu savundu. İiş hayatındaki ortaklarıyla birlikte çalışmış ve çalıştığı şirketlerde uyumsuzluktan dolayı işten atıldığını da ifade etti.

Babasının davacının miras haklarından yararlanamamasına ilişkin tüm hukuki gerekçelerin açıkça belirtildiğine inanmaktadır. Mahkeme, davacının babasının ekonomik ve aynı zamanda sosyal durumu nedeniyle yurtdışına eğitim için gittiğini, rahat bir hayat sürmesine rağmen kariyerinde başarılı olamadığından dolayı ailesinden uzaklaştığını da kaydetti.

“BUNUN MEZAR YERİ VAR MI?”

Mahkeme tarafından verilen kararda ise; “Davacı, ailesinin onaylamadığı bir evlilik sonrasında boşanmış ve daha sonrasında evlenmeden başkasıyla yaşamaya başlamış, bunu ancak babasının başkasının desteğiyle bulup evine götürmüştür.

Davacı taraf, miras bırakan annesini ziyaret etmemiş, sağlığını sormuş, evlilik dışı, aile ve toplum değerlerine aykırı davranışlarda bulunmuş, babasına ziyarette ise “Mezarı var mı?” gibi olumsuz yorumlarda bulunmuştur.

Bundan dolayı da Türk Medeni Kanunu 510. maddesinde belirtilen şartlar sağlanmıştır. Bu nedenlerle Muris, davacıyı mirasından mahrum ederken "Davacının mirastan mahrum bırakma gerekçesi olarak vasiyetnamesinde belirttiği şartların doğru olduğu" belirtilerek davanın reddine karar verildi.

EMSAL KARAR

Davacı kadın ise, bu karara itiraz etti. Bölge Adliye Mahkemesi'nin sivil dairesi davanın kabulü konusuna karar verdi. Bu kez sanık bu karara itiraz etti. Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesi devreye girdi. Daha önceki kararda anne ve babasını sorgulamayan çocukların mirastan muaf tutulabileceği açıklanmıştı.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin emsal derece taşıyan kararı şöyle:

“Sanığın annesi vasiyeti ispat etmek için tanık çağırdı. Sanık tanıkları, merhum kişiyi uzun zamandır tanıdıklarını, özel günlerde yanında olduklarını ancak müştekiyi hiç yanında görmediklerini ve bu kişiyi ilk kez mahkeme salonunda gördüklerini ifade etti; Şikayetçinin ailesine haber vermeden ortadan kaybolduğunu söylediler. Sanık daha önce kızının ailesini tanımıyordu; Müştekinin adresini belirledikten sonra merhum ve sanığın çiçek bırakmak için o adrese gittiklerini ancak müştekinin babasına "Ne yapıyorsun, neden geldin?" dediklerini ifade ettiler.

Bazı tanıklar, merhumun bir kızı olduğunu bile bilmediğini söyledi; Tanıkların ifadelerinden davacının, sanık vekili ve annesine karşı kayıtsız olduğu, hastalığını önemsemediği anlaşılmaktadır.

Aksi yöndeki ciddi ve ikna edici deliller ve gerçekler hariç, tanıkların doğruyu söylemesi çok önemlidir. Tanığın gerçek olmayan olayları sanki gerçekmiş gibi sunduğunu kabul edecek kadar tutanakta yeterli delil veya olgu bulunmadığından, tanığın sözlerini ciddiye almak gerekir.

Bu durumda ise bölge adliye mahkemesinin ifadesine göre, söz konusu vasiyetname ve vasiyetçinin başvurucunun kızının mirastan çıkarılmasını haklı çıkarmak için ileri sürdüğü deliller esaslıdır. Miktar ve tutar gerekçe olarak kabul edilebilir.

Mirastan mahrum bırakma, kısacası başvurucunun annesi ve babası olan vasiyetçiye karşı aile hukuku kısmından doğan yükümlülükleri, karar verirken kişinin eylemini ihlal ve kusurla yapmadığı dikkate alınarak verilmesi gerekir; Yanlış değerlendirmeye dayanarak yazılı karar verilmesi usule ve hukuka aykırıdır ve iptal edilmelidir. Açıklamalar ışığında spesifik konulara baktığımızda; Vasiyetçi, vasiyet gereği anne, baba ve büyükanne ve büyükbabasının rızası olmadan evden ayrılmış, geri dönmek için mesaj atsa bile gelmemiş, kendisine ve annesine haber vermeden, dönmeyeceğini söyleyerek tanımadığı biriyle evlenmiştir.

Onunla ilgilenmek, onunla ilgilenmemek ve ciddi bir şekilde hasta olmasına ve eve gitmeyeceği söylenmiş olmasına rağmen eve gitmek istememek; uzun yıllardır tatillerde ve diğer önemli günlerde evi ziyaret etmediğini, aramadığını; eEvliliğini tescil ettirmeden boşanmış eşiyle birlikte yaşamaktadır.

Son zamanlarda gelen ricalar ve şükranlarla eve gitmek zorunda kalmıştır ancak kendisi ile ilgilenmeyen bir yabancı gibi davranmaktadır. "Bu kişinin yatacak yeri var mı?" diyor; Kiracılara özel hayatları ve geçmişleriyle ilgili bazı şeyler anlattığı, ebeveynlerinin kötü insanlar olduğunu iddia ettiği ve ailevi yükümlülüklerini ciddi şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle davacıyı mirastan mahrum bıraktığı tespit edildi. Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.”