Santa Maria Kilisesi'nden Kan Donduran Açıklamalar
Sarıyer'de, Santa Maria Kilisesi'nde yaşanan saldırıya ilişkin davada 28 Ocak 2024 tarihinde meydana gelen olaylara dair sıcak tanıklıklar gündeme geldi. Davada, 32'si tutuklu toplam 43 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleşen duruşmaya, bazı tutuklu sanıklar, iki tutuksuz sanık, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Şok Edici Tanık İfadeleri
Olayın ilk anlarını aktaran papaz Anton Bulaı, saldırı sırasında mikrofondan bir şeyler söylemek istemesine rağmen sesinin çıkmadığını ifade ederek, 'İlk anda seslerin geldiğini duyduğumda hiç kimsenin görmek istemediği bir manzara ile karşılaştım' dedi. Cemaatin sıranın altında gizlendiğine şahit olduğunu, yaşanan korkunun kendisine büyük bir acı verdiğini dile getirdi. Müşteki İrem Cansu Şeran ise, saldırı esnasında gözlemledikleri karşısındaki dehşeti paylaştı. Şeran, katillerin insanları vurmasının ‘affedilemez’ olduğunu vurguladı.
Yaşanılan Acının Unutulmaz İzleri
Bulanık anların ardından, Tuncer Cihan'ın ailesi, adalet talebini yineledi. Cihan'ın kardeşi, adaletsiz bir ölüm yaşandığını ifade ederek suçluların en ağır cezalara çarptırılmasını istedi. 'Bunun hesabı sorulacak hem bu dünyada hem ahirette' diyerek, inançlı biri olarak ruhundaki derin acıyı etkileyici bir dille aktardı.
Huriye Cihan, saldırı sonrası yaşadığı kaybın ağırlığını, 'Oğlum orada çürüyor, onların annesi de ağlasın' sözleriyle gözler önüne serdi. Diğer müştekiler de sosyo-kültürel huzurun sağlanması konusunda devlete güven duyduklarını yinelediler.
Dava Süreci ve Yasal Mücadele
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, saldırıda hayatını kaybeden Tuncer Cihan 'maktul', Anton Bulai ise 'müşteki' olarak yer alıyor. Saldırının failine ilişkin ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Mahkeme, sanıkların savunmalarının alınması için duruşmayı yarın saat 10.00'a erteledi.
Yaşanan bu kan dondurucu saldırı ve devam eden dava süreci, toplumda derin yaralar açmaya devam ediyor. Tüm yaşananlar, sosyal barış ve güvenlik adına sorumluluğun ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
