Dünya genelinde en yüksek ölüm oranına sahip olan akciğer kanseri, özellikle erkekler için daha büyük bir risk taşıyor. Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, Türkiye'de erkeklerin akciğer kanserine yakalanma riski, kadınlara oranla 3.5 kat daha fazla.
Sağlık Bakanlığı'nın duyurusuna göre, sigara ve alkol tüketimi gibi risk faktörleri nedeniyle akciğer kanseri vakalarındaki bu cinsiyet farklılığı önemli bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor. Veriler, erkeklerin bu ölümcül hastalıkla karşı karşıya olma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, tüm yaş grupları arasında en sık görülen kanser türünün akciğer kanseri olduğunu açıkladı. Yaptığı açıklamada, bu ölümcül hastalığın toplum genelinde yüzde 21 oranında sıklıkla karşılaşılan bir sağlık sorunu olduğunu vurgulayan Çuhadaroğlu, akciğer kanserinin ciddi bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu'nun ifadesine göre, akciğer kanseri, genellikle sigara kullanımı, hava kirliliği ve diğer çevresel faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle, bireylerin sağlıklı yaşam tarzları benimsemesi, sigara kullanımını azaltması veya bırakması, çevresel faktörlere dikkat etmesi önemli bir korunma stratejisi olabilir.
TÜRKİYE'DE ERKEKLERDE KADINLARA GÖRE 3.5 KAT DAHA FAZLA GÖRÜLME
50-69 yaş aralığındaki gruplarda, erkeklerde akciğer kanserine yakalanma oranı yüzde 25 iken, aynı yaş grubundaki kadınlarda bu oran yüzde 7 olarak belirlendi. 70 yaş üstü erkeklerde ise akciğer kanserinin en sık görüldüğü yaş grubu olarak yüzde 28'e ulaşıyor.
Türk Toraks Derneği Torasik Onkoloji Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Tuncay Göksel, konuyla ilgili yaptığı açıklamada hormonal ve genetik faktörlerin akciğer kanserinin gelişiminde etkili olduğunu belirtti. Özellikle sigara kullanmamış kadınlarda görülen akciğer kanserinde genetik değişikliklerin rol oynadığının gözlemlendiğini vurgulayan Göksel, bu durumun kanserin gelişim mekanizmalarını anlamak ve daha etkili tedavi yöntemleri geliştirmek adına önemli bir alan olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Tuncay Göksel'in açıklamalarına göre, cinsiyet ve yaş faktörleriyle birlikte hormonal ve genetik unsurların da akciğer kanseri üzerindeki etkileri, hastalığın daha iyi anlaşılması ve önlenmesi için üzerinde çalışılması gereken önemli konular arasında bulunuyor. Bu bağlamda, sağlık otoritelerinin ve bilim insanlarının, akciğer kanseriyle mücadelede multidisipliner bir yaklaşım benimsemeleri önem taşıyor.
Günümüzde, erken evre akciğer kanserinin tedavisinde başarıyla kullanılan çeşitli yöntemler bulunmakta. Cerrahi müdahaleler ve stereotaktik radyoterapi, özellikle erken evre akciğer kanseri vakalarında olumlu sonuçlar elde etmekte ve hastaların tedavi sürecini başarıyla geçirmelerine katkıda bulunmakta.
Kemoterapi, hala etkili bir tedavi yöntemi olarak kullanılmakta. Ancak özellikle adenokarsinom vakalarında tespit edilen genetik mutasyonlar, hedefe yönelik tedavilerin uygulanmasını gerektirebilmekte. Bu tür tedaviler, kanserli hücrelere zarar verirken normal hücrelere minimal etki yapmayı hedefler. Genetik mutasyonlara özgü olarak tasarlanan bu tedavi yöntemleri, bireyin tıbbi profilini dikkate alarak daha kişiselleştirilmiş bir yaklaşım sunuyor.
İŞTE AKCİĞER KANSERİNİ ÖNLEYEBİLECEK O YÖNTEMLER
Akciğer kanserini önlemenin mümkün olduğunu unutmamak önemlidir. İşte akciğer kanserinden korunma için alınabilecek önlemler:
Sigara ve Tütün Ürünleri:
-Sigara kullanımından kaçınılmalıdır.
-Eğer sigara içiliyorsa, bir an önce bırakılmalıdır.
-Pasif içicilikten kaçınılmalıdır.
Radyasyon Maruziyeti:
-Gereksiz radyasyona maruz kalmaktan kaçınılmalıdır.
-Radyasyona maruziyet gerektiren tıbbi işlemler konusunda doktorla iletişime geçilmelidir.
Çevresel Faktörlere Dikkat:
-Asbest, radon, zararlı gazlar ve kimyasallara maruziyetten kaçınılmalıdır.
-Çalışılan ortamlarda bu tür zararlı maddelere karşı koruyucu önlemler alınmalıdır.
Hava Kirliliği:
-Hava kirliliği yoğun bölgelerden mümkünse uzak durulmalıdır.
-İhtiyaç duyulduğunda, kirli hava koşullarında dışarıda olunmamalıdır.
Sağlıklı Beslenme ve Fiziksel Aktivite:
-Dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni benimsenmelidir.
-Fiziksel aktivite düzenli olarak yapılmalıdır. Aktif bir yaşam tarzı benimsemek, genel sağlığı destekler ve kanser riskini azaltabilir.
Düzenli Sağlık Kontrolleri:
-Belirli aralıklarla sağlık kontrolü yapılmalıdır.
-Risk faktörleri değerlendirilmeli ve gerektiğinde uzman doktorlarla görüşülmelidir.