Cannibal Holocaust: Sinema Tarihinin En Tartışmalı Filmi
Cannibal Holocaust, 1980 yılında İtalyan yönetmen Ruggero Deodato tarafından çekilen bir korku filmidir. Film, Amazon yağmur ormanlarında yerli kabileler hakkında belgesel çeken bir film ekibinin kaybolması ve onların son günlerini gösteren görüntülerin bulunması konusunu işlemektedir. Film, İtalyan sinemasının sömürü türündeki yamyam filmlerinin en ünlü ve en tartışmalı örneği olarak kabul edilmektedir. Film, gerçekçi görünen şiddet sahneleri, cinsel saldırı ve hayvanlara yönelik gerçek şiddet içermesi nedeniyle birçok ülkede yasaklanmış veya sansürlenmiştir.
Filmin Yapımı ve Etkileri
Film, yönetmen Deodato’nun İtalyan medyasının Kızıl Tugaylar terörizmi hakkındaki haberlerini sahte olduğuna inanmasıyla ilham almıştır. Deodato, bu fikri filmin hikayesinin önemli bir parçası haline getirmiştir. Filmdeki belgesel ekibinin kayıp görüntüleri, filmin yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Bu görüntülerin sunumu, daha sonra Amerikan sinemasında The Blair Witch Project ile popüler hale gelen buluntu görüntü tarzı film yapımını yenilikçi bir şekilde kullanmıştır. Cannibal Holocaust, başta Kolombiya’nın Amazon yağmur ormanlarında yerli kabilelerle etkileşim halinde olan çoğunlukla deneyimsiz Amerikalı ve İtalyan oyunculardan oluşan bir kadroyla çekilmiştir.
Film, grafik şiddet içeriği nedeniyle çok fazla tartışmaya yol açmıştır. İtalya’da prömiyerinden sonra, yerel bir yargıç tarafından el konulması emri verilmiş ve Deodato tutuklanmıştır. Deodato, daha sonra oyuncuların kamera önünde öldürüldüğüne dair söylentiler nedeniyle birden fazla cinayet suçlamasıyla karşı karşıya kalmıştır. Deodato, bu suçlamalardan aklansa da, film İtalya, Avustralya ve birçok diğer ülkede grafik içeriği, cinsel saldırı ve hayvanlara yönelik gerçek şiddet nedeniyle yasaklanmıştır. Bazı ülkeler yasağı kaldırsa da, hala birçok ülkede yasaklı durumdadır. Film, eleştirmenlerden karışık tepkiler almıştır, ancak bir kült takipçisi kazanmıştır.
Filmin Konusu ve Mesajı
Film, antropolog Harold Monroe’un (Robert Kerman) yerli yamyam kabileler hakkında belgesel çeken bir film ekibini bulmak için Amazon yağmur ormanlarına giden bir kurtarma ekibine liderlik etmesini anlatmaktadır. Film ekibi, yönetmen Alan Yates (Gabriel Yorke), senarist Faye Daniels (Francesca Ciardi) ve iki kameraman Jack Anders (Perry Pirkanen) ve Mark Tomaso (Luca Barbareschi) 'dan oluşmaktadır. Monroe, film ekibinin izini sürerken, yerli kabilelerle temas kurar ve onlardan film ekibinin kaderini öğrenir. Film ekibi, kabilelerin yaşam tarzına saygısızlık etmiş, onları taciz etmiş ve öldürmüştür. Bunun sonucunda, kabileler film ekibine saldırmış ve onları vahşice öldürmüştür. Monroe, film ekibinin bıraktığı görüntü kasetlerini kurtarır ve New York’a döner. Burada, film şirketi, görüntüleri yayınlamak istemektedir. Monroe, görüntüleri izlediğinde, film ekibinin yaptığı dehşet verici eylemleri ve kabilelerin onlara uyguladığı işkence ve tecavüzleri görür. Monroe, film şirketini görüntüleri yok etmeye ikna eder ve film, Monroe’un “Acaba gerçek yamyamlar kim?” diye sormasıyla sona erer.
Film, gazetecilik etiği, Güney Amerika ülkelerinin sömürülmesi ve Batılı ve Batılı olmayan ülkeler arasındaki fark gibi konular üzerine yorumlar içermektedir. Ancak, bu yorumlar da eleştiriye maruz kalmıştır. Bazı eleştirmenler, filmin herhangi bir alt metninin ikiyüzlü veya samimiyetsiz olduğunu, çünkü filmin sunumu nedeniyle söylediklerini yaptığına uymadığını savunmuştur.